Bize Ulaşın

0 212 555 94 94
0 212 555 94 94

Ülkemizin İlk Dokuma Atlası Sergisi


Anadolu’nun yöresel dokumalarını ilk kez bir araya getirerek geçmişi asırları aşan dokuma hafızasını gün yüzüne çıkaran ‘Türkiye Dokuma Atlası’ projesi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kapılarını açtı. Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde yürütülen Türkiye Dokuma Atlası Projesi geleneksel dokumalara yeniden hayat verme ve onları uluslararası alanda tanıtarak ticarete kazandırmayı amaçlıyor.

Üç Ay Boyunca Ziyaret Edilebilecek

Türkiye'nin yöresel dokumalarını ilk kez bir araya getiren, Emine Erdoğan’ın himayesinde yürütülen "Dokuma Atlası Sergisi" Cumhurbaşkanlığı Beştepe Sergi Salonu'nda düzenlenen törenle açıldı. Olgunlaşma Enstitülerinin yenilenme çalışmalarının bir ürünü olarak hazırlanan "Türkiye Dokuma Atlası Projesi", Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne bağlı İstanbul Sabancı Beylerbeyi Olgunlaşma Enstitüsü tarafından yürütülüyor. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin destekleri, Marmara Üniversitesi’nin katkılarıyla yürütülen projeye, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Ticaret Bakanlığı da katkı veriyor. Projenin ilk etkinliği olarak gerçekleştirilen serginin danışmanlığını Prof. Dr. Hülya Tezcan, Prof. Dr. Aydın Uğurlu ve Prof. Dr. Mehmet Akalın, koordinatörlüğünü Ayşe Dizman ve küratörlüğünü de Güneş Güner yapıyor. Sergide, bölgesel rotalar izlenerek Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden bir araya getirilen 150’yi aşkın çeşit dokuma türü yer alıyor. Ayrıca koleksiyoner Yusuf İyilik'in koleksiyonundaki Osmanlı kumaşlarından parçalar da bulunuyor. 22 Eylül tarihine kadar açık olacak sergi 3 ay boyunca haftanın 6 günü ziyaret edilebilecek.

Geleneksel Sanatlar Modern Tasarımlarla Buluştu



Geleneksel sanatları, özüne sadık kalarak, modern tasarımlarla buluşturmanın Türkiye Dokuma Atlası Projesinin vizyonunu oluşturduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan, “Bu proje, dokuma sanatımızın, belleklerdeki yerini kaybetmeden yoluna devam edeceğinin müjdecisidir. Dokuma, sadece ipliklerden ve desenlerden oluşmaz. Yaşamla iç içe geçmiş, hayatın her mahfiline mührünü vurmuş serencamımızdır. Tüm bu değerlerin, coğrafyamız üzerinde çizdiği bir rota var. Akdeniz'in pamuk ipi, Doğu Anadolu'nun yünü, Bursa'nın ipeği, Karadeniz'in keteni, Denizli'nin buldanı gibi, zevk-i selimle karşılaştığımız nice durak var. İnanıyorum ki tüm bu harikalar, işte bu proje vesilesiyle yeniden gün yüzüne çıkacak. Geleneksel sanatlarımızın yitik birer hazine olmaması, bizim onları göz önünde tutmamıza bağlı. Bir varmış, bir yokmuş diye başlayan masallara karışmamaları için onları yaşatmamız gerekiyor. Ayrıca genç nesillerin, zihnini ve ruhunu bu zengin anlam dünyası ile beslemeliyiz. Dünya ne kadar değişirse değişsin, gelenek, sanat, zanaat ve yerel üretim her zaman ayakta kalmalıdır. Bu nedenle Türkiye Dokuma Atlası Projesi'nin hayat bulmasını son derece kıymetli buluyorum. İnsanların, organik, doğa dostu ve sürdürülebilir giyim talepleri çığ gibi büyüyor. Geleneksel dokuma kültürümüzdeki doğa dostu özellikleri, dünyanın ilgisine sunabiliriz. Malumunuz ülkemiz tekstil sektöründe son derece güçlü bir aktör. Türkiye'nin tekstil gücü, küresel olarak giyim kültürünün yeni değerler kazanmasına katkı sağlayabilir." ifadelerini kullandı.

“Önemli kültür projelerimizden biri”

"Türkiye Dokuma Atlası" sergisinin açılış programında konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Kültürel miras, üzerinde boy verdiğimiz köklerimizdir, millî belleğimizdir ve bir değerler bütünüdür. Bu mirasın korunması ve yeni nesillere zamanın ruhuna uygun biçimde aktarılması, hayalini kurduğumuz Türkiye’nin inşasında hayatî bir öneme sahip. İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü tarafından başlatılan “Türkiye Dokuma Atlası Projesi”, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğümüze bağlı olgunlaşma enstitüleri ve halk eğitim merkezlerinin geniş katılımıyla yürütülen önemli kültür projelerimizden biri.” diye konuştu.

“Türkiye Dokuma Atlası Projesi oldukça değerli”



Türkiye Dokuma Atlası Sergisi açılışında bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren TİM Başkanı İsmail Gülle, “Anadolu coğrafyamızın en nadide kültürel hazinelerinden biri konumundaki dokuma kültürü, köklü Türk tekstil tarihîmizin tasarım ve üretim gücünü gözler önüne sermekte. Bu tarihî mirasın gün yüzüne çıkarılarak korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması noktasında, Türkiye Dokuma Atlası Projesi bir milat. Proje, sayısız dokuma ve nakış tekniğini bir araya getirmekle kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası düzlemde tanıtımı için de önemli bir sorumluluk üstlenecek. İşte bu noktada, Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak bizler de ecdadımızın izinde, sürdürülebilir bir Türkiye için var gücümüzle çalışıyoruz. İnşallah, çalışmalarımızın sonucunda, yeşil büyümeye ve yeşil geleceğe odaklanmış bir Türkiye olarak, dünyayı tüketmeden, dünya için üreten bir ülke olarak, sürdürülebilir kalkınma modeliyle ihracatla yükselerek; çevreye değer veren herkesin bir numaralı tercihi haline geleceğiz. İnanıyoruz ki, sürdürülebilir kalkınma, sadece sanayi üretiminin artması ya da tarım sektörümüzün gelişmesiyle değil; aynı zamanda kültürel dinamiklere sahip çıkılarak gelecek kuşaklara aktarılmasıyla mümkün olacak. Tüm değerlerimize el birliği ile sahip çıkarak ihracatla yükselen Türkiye ekonomimizi çok daha ilerilere taşıyabileceğimize yürekten inanıyorum. Bu minvalde, Türkiye Dokuma Atlası Projesi oldukça değerli.” dedi.

“Türk tekstilinin gücü kültürel mirasa dayanıyor”

Türkiye’nin dünyanın en büyük 5 tekstil ihracatçısı içerisinde olmasının kültürel bir mirasa dayandığını vurgulayan İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, “Hazır giyim sektörüyle birlikte yıllık 26 milyar dolarlık ihracat, 341 milyar liralık üretim değeri, 16 milyar dolarlık dış ticaret fazlası, 1 milyonu aşkın istihdamı ile katma değerli ihracatın, istihdamın ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin lokomotifi konumunda olan sektörümüz küresel salgına rağmen 2020 yılında küresel ligde bir basamak atlayarak Dünya’nın en büyük 5. ihracatçı ülkesi konumuna yükseldi. İşte tekstil sektörümüz bu başarısını, hiç şüphesiz tarihi mirasımızdan beslendiği güçten almaktadır. Bugün açılışını yaptığımız projemiz kapsamında tespit edilen coğrafyamıza özgü 500’e yakın dokuma ve bugün sergi alanımızda bulunan 150’yi aşkın kumaş çeşidi Anadolu topraklarının tekstil sektörümüzün de anavatanı olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu projenin paydaşlarından biri olarak; geçmiş ile gelecek arasında kurulan bu köprüde rol oynamak, ve bu tarihi mirasın küresel ölçekte bilinirliğini artırmak, Birliğimiz ve sektörümüz adına paha biçilemez öneme sahip Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ilk defa gerçekleşen serginin, sektörümüz özelinde, Ticaret Bakanlığımız, ve Türkiye İhracatçılar Meclisimiz’in destekleriyle, Sayın Emine Erdoğan’ın himayelerinde gerçekleştiriliyor olması, tekstil sektörümüzün Türkiye ekonomisi için önemini bir kez daha göstermektedir.” diye söyledi. Emine Erdoğan’ın çevreye karşı olan duyarlılığının ve hassasiyetinin farkında olduklarını vurgulayan Öksüz, “Biz de Türk tekstil sektörü olarak; en önemli gündem maddelerimizin başına, sürdürülebilirlik, sıfır atık ve döngüsel ekonomiyi ekledik. Üretimde, istihdamda ve ihracatta Türkiye ekonomisinin öncüsü tekstil sektörü olarak size söz veriyoruz. Sektörümüz her alanda olduğu gibi sürdürülebilir üretim ve döngüsel ekonomi alanında da diğer sektörlerimize öncü ve örnek olacak.’’ dedi.

Yöresel Dokumalar Tamamen Doğal ve Sürdürülebilir

Yöresel dokumacılarımızın hammaddeye ulaşım ve pazarlamada yaşadıkları sıkıntıları dile getiren Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar, “Dokuma Atlası projesi çerçevesinde yaptığımız araştırmalar neticesinde bugün yöresel dokumacılarımızın hammaddeye ulaşım ve pazarlama başta olmak üzere birtakım sıkıntılarla karşı karşıya oldukları görülmektedir. Doğal hammadde ve doğal boyamaya yönelik farkındalık ve ilginin yavaş yavaş artmaya başladığı ve dünyanın doğala dönüş trendi içerisinde olduğu günümüzde tamamen doğal olan yöresel dokumalarımızın değeri bir kez daha anlaşılmıştır. Yöresel dokumalarımızın yaşatılmasında ve gelecek nesillere en doğru şekliyle aktarılmasında 100 yıl-200 yıl geçmişte yapılan dokumalarımızın da merkezimizde analiz edilmesi, günümüz dokumalarında karşılaşılan sorunların giderilmesinde ve iyileştirme çalışmalarında büyük önem arz etmektedir. “Türkiye Dokuma Atlası” projesinin bir paydaşı olarak bu sürece laboratuvarlarımızda yapacağımız; dokumalarımızı oluşturan ipliklerin hammaddesinden, dokumayı oluşturan örgüye, renklendirilmesinde kullanılan boyarmaddenin tayinine kadar geniş çerçevede analiz etmek; tıpkı geçmişimizde olduğu gibi dokumalarımızın yeniden doğal boyarmaddeler ile renklendirilmesi konusunda çalışmak ve dokumalarımızın aslına uygun bir şekilde iyileştirilmesi konularında akademik olarak katkı sağlamak Marmara Üniversitesi adına son derece önemlidir.” dedi.

Haber Merkezi - 2023-08-10